Aşağıdaki diyalogda ise Douglas Hall’un simülasyondan bağlantısının kesilmesiyle gerçek yaşantısına dönüşü aktarılmaktadır. Arkadaşı Whitney, sanal dünyada Ashton kimliğiyle kendisini öldürmeye çalışmaktadır. Douglas Hall, bulunduğu sanal dünyada öylesine gerçekçi bir korku yaşamaktadır ki, gerçek hayatına döndüğünde dahi hala nefes nefese kendini savunmaya çalıştığı görülmektedir. Hatta kendini korumak için arkadaşı Whitney’e yumruk atmaktadır.

Douglas Hall : Beni öldürmeye çalıştı.

Whitney : Kim?

Douglas Hall : Ashton. Bu dünyanın gerçek olmadığını öğrendi. Bu proje, bu deney. İnsanların hayatlarıyla oynuyoruz!

Whitney : Şimdi saçmalıyorsun. Kötü bir yolculuk yaptığını biliyorum ama…

Douglas Hall : “Kötü bir yolculuk” mu? Bu insanlar gerçek. Senin, benim kadar gerçekler.

Whitney : Evet, onları böyle tasarladığımız için. Sonuçta hepsi bir avuç elektronik devre.

13.kat
13.kat
13.kat
13.kat

 

 

 

Bu konuşma ve sahnelerde de görüldüğü gibi bir insanın gerçek olmayan bir ortamı, gerçek hayatı zannederek yaşaması mümkündür. Douglas Hall, sistemi tasarlayan kişilerden biri olmasına ve arkadaşı Whitney de gördüğü insanların elektronik devreden başka birşey olmadığını hatırlatmasına rağmen, bu duruma inanmakta güçlük çekmektedir. Söz konusu kişiler yaptıkları sistemin gerçeğe benzerliği hakkında tartışırken, aslında kendileri de yapay bir sisteminin içinde yaşamaktadırlar. Ancak o sırada haberleri olmadığı için, içinde bulundukları dünyayı gerçek zannetmektedirler.

Kitaplarımızda da yapay uyarılarla gerçek bir ortamda yaşadığını düşünmenin mümkün olduğuna dair pek çok anlatım vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:

  • … günümüz teknolojisi ile, yapay uyarılar ile yapay görüntüler, diğer bir deyişle yapay bir dünya oluşturmak mümkündür. Bu yapay görüntülerin gerçeklerinden hiçbir farkı olmadığı, deneyen kişiler tarafından ifade edilmektedir. O halde, biz de her an gördüğümüz “yaşam görüntüsü”nün, dışarıda asıllarının mutlaka var olduğunu ve muhatap olduklarımızın da bu “asıllar” olduğunu iddia edemeyiz. Çünkü bu algılarımızın nedeni çok daha farklı bir kaynak olabilir.
  • Beyne giden sinirler kesildiğinde beyinde hiçbir görüntü oluşmayacaktır. Bu durumda insanın, “dışarıda gördüğüm görüntülerin asılları var” demesinin hiçbir anlamı kalmayacaktır, çünkü bu asılları “varsalar bile” hiçbir zaman göremeyecektir.

 

Hayal İçinde Hayal Görmek

Filmin sonlarına doğru izleyenler şaşırtıcı bir gerçekle daha karşılaşmaktadır. Sistemi tasarlayan ve simülasyona bağlanarak sanal dünyalarda yaşam süren oyuncuların asıl bedenleri 2024 yılındadır. Douglas Hall’un 1999 yılında Los Angeles’ta geçtiğini düşündüğü yaşamı da aslında bir hayaldir. Yani hayal içinde hayal yaşanmaktadır.

Bu durumu rüyanın içinde rüya görmeye de benzetebiliriz. Rüyada da hiçbir maddesel gerçeklik olmamasına rağmen son derece gerçekçi duygular yaşayabilir, hatta günlük hayatımızın bir parçası olarak uyuyup uyandığımızı zannedebiliriz. Hatta rüyamızın içinde gördüğümüz rüyanın ne kadar gerçekçi olduğunu, rüyamızdaki arkadaşlarımıza anlatabiliriz.

13.kat
İş yerinde uyuya kalan bir kişi, rüyasında kendisini sahilde uyurken, sahilde uyurken de kendisini çocuğuyla birlikte vakit geçirirken görebilir. Diğer bir deyişle rüyasının içinde rüya görebilir, maddesel hiçbir gerçeklik olmamasına rağmen…

Sonuç olarak yapay sinyallerle hayal gördüğümüz, sonra da bunun farkına vardığımız hissini yaşayabiliriz. Filmde bu tür bir gerçekle karşılaşan Douglas Hall, bu durumun şaşkınlığını üzerinden atamamaktadır.

Douglas Hall : Bunun gibi kaç tane simülasyon dünyası var?Sonuç olarak yapay sinyallerle hayal gördüğümüz, sonra da bunun farkına vardığımız hissini yaşayabiliriz. Filmde bu tür bir gerçekle karşılaşan Douglas Hall, bu durumun şaşkınlığını üzerinden atamamaktadır.

Jane Fuller : Binlerce… Ama seninki, simülasyon içindeki simülasyon olan tek dünya. Hiç ummadığımız bir şey.

Bedeniniz de Beyninizde Oluşan Bir Görüntüdür

Bazı insanların kendi bedenlerine dokunuyor olmaları, parmaklarını kestiklerinde acı hissetmeleri, sahip oldukları bedenin bazı ihtiyaçlarını karşılıyor olmaları bu insanlara kendi bedenlerinin maddi gerçekliği ile muhatap oldukları hissini verebilir. Oysa, tüm diğer varlıklar gibi insanın kendi bedeni de bir algıdır ve insanın kendisi, kendi bedeninin maddi gerçekliğine asla ulaşamaz. Örneğin insanın parmağını kestiğinde duyduğu acı, yine bir algıdır. Veya acıkıp da yemek yediğinde duyduğu tokluk hissi yine bir algıdır. İnsanın beynine dışarıdan verilecek olan suni uyarılar bu tokluk hissini yemek yemeden de meydana getirebilecektir. Bu yüzden insan hiçbir zaman kendi bedeninin maddi bir gerçekliği olduğundan emin olamaz. Acıları hisseden, dokunan, bu yazıyı okuyarak anlayan, kişinin ruhudur.

Bu konuyu farklı bir açıdan da düşünebiliriz: Şu an okuduğunuz kitap sizden yaklaşık 30 cm kadar uzakta görünür. Etrafınızda duvar, pencere ve kapı bulunması, yerden belli bir yükseklikte sandalye üzerinde oturuyor olmanız, önünüzde masa bulunması size bedeninizin odanın içinde bir yerde olduğu hissini verebilir. Halbuki kendinizi algıladığınız dünyanın ortasına koymanız, yine size zihninizin oluşturduğu bir illüzyondur. Bu yanılgının doğal bir sonucu olarak da dünyanın içinde olduğunuz hissini yaşarsınız. Halbuki gerçek tam tersidir; herşey sizin içinizdedir.

Yandaki karelerde simülasyonun içinde bir simülasyon karakteri olan Ashton, gerçekleri öğrendikten sonra Douglas Hall’la konuşmaktadır. Ashton senelerce gerçek zannederek bir hayali yaşamış olmanın şaşkınlığını yaşamaktadır. Ancak bu sanal ortamı kuran Douglas Hall da aynı hisleri paylaşmaktadır; çünkü o da başka bir sanal alemin parçasıdır.

13.kat
13.kat

Douglas Hall : Hayır Ashton… Ben de aynı senin gibiyim. Bir yığın elektrik devresi.

Ashton : Ne demek istiyorsun?

Douglas Hall : Hepsi duman ve ayna. Tıpkı senin dünyandaki gibi Ashton. Bilgisayar simülasyonundan başka bir şey değiliz.

Ashton : Ama mektupta- Herşey sahte miymiş?

Douglas Hall : Mektup bana yazılmıştı. Fuller benim dünyamdan bahsediyordu.

Ashton : Peki, sen ne diyorsun? Bu dünyanın üstünde başka bir dünya olduğunu mu söylüyorsun?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here